‘’Bir insanı kötülüklerden alıkoyup iyiliğe sevk etmek, üzerine güneşin doğduğu her şeyden daha  hayırlıdır’’ sözü,  icra ettiğimiz mesleğin ne kadar onurlu ve yüce bir gayeye hizmet ettiğini göstermesi bakımından anlamlıdır. 

     Kapitalizmin, tüm dünyada temellendirdiği ve belli ölçülerde geliştirdiği yaşam kültürü, özünde, bireyin tüm yaşam alanlarını, iktisadi sistemin bir unsuru olarak görmektedir. Sistem tüm çarklarıyla, dünyada tüm insanlar açısından, ortak bir yaşam kültürü oluşturmak için, acımasızca işlemektedir. Binlerce yılın kadim kültürleri, zaman geçtikçe, yok olmakta ve tüketim toplumun yarattığı temelsiz, değersiz bir kültüre teslim olmaktadır.

     Gelişmiş ülkelerin yaşam alanları incelendiğinde, ekonomik olarak, yaşam standartlarının oldukça yüksek olduğu, ancak doğru orantılı olarak, tarihsel kültürlerinde derin bir aşınma olduğu görünmektedir. Toplumların tarihsel süreç içerisinde değişmeleri, gelişmeleri olağan bir durumdur. Ancak beklenen gelişim ve değişim insanların mutluluğunu, huzurunu artıran, insanların bir arada yaşayabilmek için oluşturdukları erdemlerin standartlarının daha iyi ve güzele doğru evrildiği bir değişimdir.

     Bilgi çağını yaşayan günümüz dünyasında ülkemizin eğitim politikalarının temel konusu, yeni teknoloji üretebilme kapasitesini geliştirebilmek ve aynı zamanda kadim kültürümüzün özünü koruyabilmektedir. Sosyal Bilimler ve siyasal bilimlerde de  , gelişmiş batı ülkelerinin , gelmiş oldukları seviyelere yükselmek, temel hedeflerimizden olmalıdır. Gelişmiş ülkelere , şöyle bir baktığımızda , onların teknolojik anlamda geldikleri noktayı hep görür, imreniriz. Ancak Şunu da çok iyi bilmeliyiz  ki,  bu ülkeler sosyal ve siyasal bilimlerde de ,  en az , bu kadar gelişmiş durumdalar. Günümüzde savaşlar yalnızca silahlarla yapılan sıcak savaşlar değildir. Silahlarla yapılan savaşlardan daha tehlikelisi psikolojik savaş unsurlarıdır. Emperyalist devletler genelde barışın koruyucusu görünmelerine rağmen; rakiplerini  içten çökertmeyi hedef alan "siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, psikolojik ve ideolojik savaş unsurlarına her dönemde başvurmaktadırlar.
    

       Her ne kadar, Avrupa merkezci zihniyet değişim ve gelişmenin, batı Ülkelerine özgün dinamikler olduğu gibi, birtakım oryantalist söylemlerde bulunsalar da, geçmişte bilim üretme kapasitesine sahip olduğunu ispatlayan bizler, bu bilim üretme kodlarımızı yakalayarak yine dünyaya yön verebiliriz. Dünya bilimsel birikimini, ilk çağdan alıp, geliştirerek yeni çağa hediye edenler, İslam dünyasının yetiştirdiği bilginlerdir. Bugünün modern Avrupası, bu hediyenin sahiplerine gereken değeri vermemektedir. Yaşanan tüm bu gelişmelerden hareketle devlet organının , devlete, topluma yön veren,  politika üretenlerin,  ve  biz öğretmenlerin , en temel meselesi,  her alanda çok iyi yetişmiş ve binlerce yıllık tarihin ve kültürün kodlarını bünyesinde muhafaza eden idealist gençler yetiştirmektir.

. Başta başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete intikal etmiş tüm öğretmenlerimizi rahmetle anıyorum. Öğretmenler gününüz kutlu olsun.

                                                                                                                                   Murat YİĞİT

                                                                                                                          İlçe Milli Eğitim Müdürü